Kıbrıs Türkü’nün mücadelesi: KKTC 41 yaşında
Türkiye'nin 'milli füze' yolculuğu: Yeni müjdeler yolda
14.01.2025 - Salı 12:56
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "800 km menzilli füze stokumuzu artıracağız. 2 bin km menzilli füze çalışmamızı da hızlandıracağız" demeci bir hayli önemli. Türkiye’nin geçmişte yaşadığı ambargolar nedeniyle bu alanda yaşadığı sıkıntılara değinen uzmanlar, yerli-milli füzelerin Ankara’nın caydırıcılığında en kritik unsurlardan biri olduğu görüşünde.
Sertaç Aksan
Sertaç Aksan
Muhabir
okuma süresi
Okuma süresi
9 dk. 22 sn.
Türkiye'nin 'milli füze' yolculuğu: Yeni müjdeler yolda
[Fotograf: TRT Haber]
Sadece yakın çevremiz değil dünya çok zorlu bir süreçten geçiyor. Orta Doğu’dan Balkanlar’a, Afrika’dan Asya-Pasifik’e kadar geniş bir coğrafyada tansiyon hayli yüksek. Bu noktada ülkelerin caydırıcılık gücü önemli. Sahip olduğunuz siyasi ve ekonomik gücü askeri açıdan da destekleyemediğiniz sürece fotoğraf eksik kalıyor.
Türkiye de özellikle kendine karşı hasmane tutum sergileyen ülkelere karşı son zamanlarda savunma sanayiiyle öne çıkıyor. Art arda hayata geçirilen projeler, yeni platformlar, güçlü sistemler kendi içinde bir mesaj taşıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tam da böyle bir ortamda iki önemli açıklama yaptı. Bunlardan ilki Türkiye’nin 800 kilometre ve üzeri menzilli füze stokunu güçlendireceğiydi. İkinci mesaj ise 2 bin kilometre ve üzere menzilli füzeler için yapılacak çalışmalar da hızlandırılacaktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı füze programları ne anlama geliyor?
Savunma Sanayii Araştırmacısı Ahmet Alemdar’a bu soruyu sorduğumuzda aslında bahsi geçen sürecin bir ‘sonuç’ olduğuna işaret edip, sebepleri için parantez açıyor. Türkiye, NATO üyesi bir ülke. Aynı zamanda ABD için çok uzun yıllar boyunca bölgedeki en stratejik müttefik konumunda.
Bu durumun ‘istediği zaman istediği füzeye erişebilme’ hakkı getirdiğini sananlar yanılıyor. Alemdar’a göre özellikle 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından Ankara bir gerçeğin acı şekilde farkına varıyor... Eğer stratejik savunma sanayii ürünlerinde dışa bağımlıysanız işiniz bir hayli zor. Her ne kadar ülkemizin yerel imkanlarla roket/füze üretme çalışmaları 1950’lilere kadar uzansa da Alemdar, Kıbrıs olayı ve sonrasında ROKETSAN başta olmak kurulan savunma sanayii şirketlerine dikkat çekiyor.
Türkiye'nin yerli-milli füze yolculuğu dışa bağımlılığı tamamen bitirmeyi hedefliyor.
[Türkiye'nin yerli-milli füze yolculuğu dışa bağımlılığı tamamen bitirmeyi hedefliyor.]
Teknoloji transferine sınırlı izin
Alemdar, bu süreçte Türkiye’nin bir yandan NATO standartlarına uygun füze sistemlerini ithal ederek deneyim kazandığını diğer yandan da benzer işlere imza atabilmek için kolları sıvadığını anlatıyor. Ancak ‘müttefiklerimiz’ bu kez de teknoloji transferi konusunda zorluk çıkarmış.
İş birlikleri kısıtlı kalınca ‘kendi göbeğini kendi kesme’ zorunluluğu yine öne çıkmış. TÜBİTAK SAGE, ROKETSAN ve benzer bazı kurumlar ilk etapta kısa menzilli füze programları üzerinden yerli teknolojilerin temelini atmış